HAFTANIN DENEMESİ Yabanda Sevda

HAFTANIN  DENEMESİ Yabanda Sevda

Aşkın can çekişmesinin yaşadığı saatlerin ilkbahara denk gelmesinin hiçbir anlamı yok.Zira, bundan sonra bütün zamanlar sonbahar…Ben, sonbaharda dökülen yapraklar misali tel tel dökülen umutlarıma hüzzam makamında şarkılar ısmarlıyorum adını bilmediğim bir radyoda. Ve acılarıma şahit olmasın diye kimse,durmadan sırıtan bir maske ile dolaşıyorum kendimden utanarak..Bundan sonrası yok.Bundan sonrası çürümeye terk edilmiş bir enkaz.Bundan sonrası hiçbir lambanın aydınlatmadığı zifiri bir gece, kabusların durmadan cirit atiği…

İçimdeki ummanda bir gemi batıyor çığlıklar içinde. Güvertedeki Sen’i çekip çıkaramıyorum içim kan ağlayarak. Çaresizliğimin en derin sularında kaybolmak üzeresin. Ve... Ne yazık ki gözyaşlarım denizi coşturmaktan başka hiç bir işe yaramıyor.

Bir şey olmalı bu fırtınayı dindirecek diyorum.Bir şey olmalı ama ne? Bir şimşek çakmalı tarihin ortasından., Mitoloji dile gelmeli mesela . Tanrılar uyanmalı bin yıllık uykularından. Zeus Eros Helen baş başa vererek bir çözüm üretmeli sana olan aşkıma. Gılgameş savaş açmalı seni engel yapan tüm olumsuzluklara.Kılıç işlemeyen Rostem misali aşkımız ölümsüz olmalı ve hiç bir darbeyle yıkılmamalı sevdaların bir simitten daha ucuza satıldığı dünyada

Homeros eski Yunandan,Dede Korkut Asya’dan, Evdalé Zeyniké Serhad’den çıkıp gelmeli.Baş başa vererek çareler üretmeli sana olan sevdama. Evdal’ın yanık sesi ilaç gibi gelmeli yaralarıma.

Ne garip.Her newroz sonrası alem yeniden doğarken,benim dirhem,dirhem ölmemin bir anlamı olmalı.Siyebend bile Xecé’nin dizine baş koyup,dünyanın en tatlı uykusuna gözlerini yumarken;Benim ellerini bile tutamadan yok oluşumun bir açıklaması olmalı.Yoksa günbatımlarına dönecek zaman ve sevdalar bir simit değerinden daha fazla etmeyecek.

Aslında hiçbir anlamı yoktu gidişinin.Ama gittin.Geride korumasız,susuz bir çiçek bıraktın saksıda güneşe karşı.Umutlanmak için bir mum ışığı bile bırakmadın geride.Çaresizliğin zifiri karanlığında boğulmak üzereyim.Gittin..Bari şarkılara söylemeseydin gidişini.Tüm radyolarda bangır,bangır gidişin anlatılıyor yüreğimin burkulduğu saatlerde.

Ben sana hayata yenik düşmemeye çalışan düşler büyütüyorum kefenimin iç cebinde. Aramızdan sırıl sıklam bir hasret geçiyor Sigaranın dumanından şakaklarıma savrulan efkâr.  Saçlarım boyu uzuyor. Ellerinin az ötesinden kırık nakaratlar yuvarlanıyor. Kaldır aşka cevap vermeyen yangınları kalbin üstünden ve sükût içinde dinle kalbimin sesini

Ey imkansız aşk söyle şimdi… Nasıl çıkarım bu yalnızlığın içinden? Beni hayata bağlayan gözlerin Onları esirgeme benden…

                                               Seyfettin ESİN