SON FİRAVUN,SON NEMRUT

SON FİRAVUN,SON NEMRUT

 

Perşembe günü emekçiler sokaktaydı.Emekçileri müdürünün kölesi yapacak,Müdürünün her türlü arzusunu yerine getirmek üzere yalakalık uzmanı olmaya zorlayan bu yasa Ankara’da protesto edildi.

Müdürün yalakası diyorum çünkü Müdürün raporu doğrultusunda o memur, her an işten atılabilme riskini taşımakta… Bu yüzden müdürünü memnun etmek için her türlü yalakalığı yapmak zorunda.

Yani müdür: Bu memur çalışmıyor.Vatandaşın işini görmüyor.Görevini savsaklıyor derse; O memur işten atılabilecek…Yani, bütün güvencesi müdürün memnuniyeti ile sınırlı…

Bu durumda müdürle memur arasında yepyeni bir iletişim dünyası oluşacak…Müdür ne derse desin memur kayıtsızca onaylayacak. Yani memur müdürünün her türlü kaprisine katlanmak zorunda. Memur müdürünün bütün hakaretlerini duymazdan gelecek ve her türlü arzusunu yerine getirecek ki işten atılmasın..

Hele,hele bu memur bayansa ve müdürü hiç te ahlaki olmayan isteklerde bulunuyorsa nasıl bir tavır takınacak belli değil.Olur mu demeyin…Görevi başındaki bütün müdürlerin namuslu insanlar olduğunu kim iddia edebilir. Düşünün bu memur müdürünün ahlak dışı beklentilerine cevap vermediği için hakkında rapor düzenlenip görevinden alınabilecek.İşte bu yasa bu ve benzeri tehlikeler içermekte…. Emekçilerde haklı olarak protesto etmekte.

Ne yazık ki dini bütün hükümetimiz vahşi kapitalizmin bütün kurallarını işletmekte İslam ahlak ve fazileti ile alakası olmayan uygulamalara fütursuzca imza atmakta Parlamento çoğunluğunu kullanarak bir birinin gözünü oyan ve değerlerinden çok uzak bir toplum yaratmaktadır.

İşin garip tarafı protesto eylemlerine katılan sendikaların tamamı sol eğilimli olduğu için, dini bütün bu hükümetin çıkardığı yasa da dinin içindeymiş gibi lanse edilmekte ve dindarmış gibi görünen medya da bu ahlaksızlığı bilinçli bir şekilde ört bas etmektedir

Temel dayanağı vatandaşın işinin daha süratli gerçekleşmesi diye yutturulmaya çalışılan bu yasada; Muhafazakar bir iktidarın kapitalist yaklaşımların çok net görebiliriz. Tam da Hüsnü Mübarek’e “Vatandaşın sesini dinle” telkinlerinin yapıldığı bir dönemde.

Anlayamadığım şey,Ciddiyetine inandığım Samanyolu Tv’nin torba yasasını protesto edenlere yakıştırdığı benzetme.. “Provokatörler işbaşındaydı” diyor Samanyolu Tv, torba yasasını protesto edenler için…Evet Allahtan korktuğunu sandığım bir yayın kuruluşu; Madde,madde kapitalizmin ve zulüm kokan, aynı zamanda çocuklarımızın geleceğini karartan bir kanununa gösterilen tepkiye provokasyon diyor. Tıpkı Kahire’de özgürlük meydanını basan atlı develi mübarek yanlılarının isyancılara yakıştırdığı benzetme gibi.”Provokatörler”

Aslında fazla şaşırmamak lazım..Özgürlük meydanını basan atlı develi Mübarek yanlıları ile Samanyolu tv ve benzeri yayın kuruluşlarının ortak paydası sistemden besleniyor olmaları olduğuna göre,bakış açıları be benzetmeleri de ortak olmalıdır. Onlara göre sisteme karşı yapılan her hareket provokasyondur…

Ama ben samimiyetimle söylüyorum..Samanyolu tv yi gerçekten Müslüman ve inançlı sanıyordum..Bu denli şaşırmamın nedeni de.. Bu denli yanılmış olmamdır.

Allah’tan korkun ya…. Sizin Allah’ınız yok mu? Emekçiler Allah’ın kulu değil mi? Çocuklarının geleceğini garanti altına almak için sokağa dökülen insanların insanlık dışı bir muameleye tabi tutulması vicdanınızı sızlatmıyor mu? Yoksa Kur’anda adı gecen Allahtan başka bir Allah’a mı tapıyorsunuz? Sokağa çıkan solcular değil de sağcılar olmuş olsaydı aynı tepkiyi mi gösterecektiniz.

Şubat ayazında, 50-55 yaşındaki insanları tazyikli su ile ıslatınca Hamile kadına bebeğini düşürecek derecede şiddet uygulayınca çok mu mutlu oluyorsunuz.

Mısır’da, zulüm ve diktatörlükle anılan Firavunun vasıflarını Bu gün Hüsnü Mübarekte özdeşleştirenler,sanırım yaşadığı coğrafyayı Ön planda tutuyor olmalılar. Firavun da Mısır’da yaşadığına göre bu benzetme mantıklıdır.

Unutmamak lazım ki Firavun’un yaşadığı dönemlerde,Anadolu coğrafyasında Nemrut’ta yaşamaktaydı.Tıpkı Firavun gibi zalim,acımasız ve Allah’sız… Korku ve baskı ile hüküm süren bir diktatör.

Şimdi,Mısırda meydana gelen isyanı bastırmaya çalışan Mübarek “Son Firavun” diye anılıyorsa; Anadolu coğrafyasında meydana hak aramaları vicdansızca bastırmaya çalışanlar da “Son Nemrut”  diye mi anılmalı?

Son Firavun varsa son Nemrut’ta olmalı..Öyle değil mi?