HAFTANIN MAKALESİ-ŞIVAN PERVER

HAFTANIN MAKALESİ-ŞIVAN PERVER

 

ŞIVAN PERWER

Yıl 1978 .Neydi o dönemler.. Acıları kederleriyle gençliğimin en deli dolu yılları.Kimlik arayışlarının ve kendini bulma mücadelesinin en sıkı yılları.

 

O dönemde el altından satılan kasetleri ile, alışılanın ötesinde farklı bir versiyonla türkülerini söyleyen Şıvan Perwer’n Sesinin büyülemediği tek bir insan yok Kürtçe bilen ya da anlayan insanlar arasında.

 

Kim bilir kaçıncı kopyası olduğunu bilmediğimiz kasetlerden sesini dinlerken Şıvan’ın; Yine de diğer kasetlerden alamadığımız bir haz duyardık.Asla taklit edilemeyecek bu sesi taklit edip eşlik etmeye çalışarak.

 

Ne kadar zordu bilemezsiniz “Geli şoreşker,Geli şöreşwan”  türküsüne eşlik ederken uyum… Ne mümkün.imkanı yoktu benzetmenin bile. Çünkü o güne kadar dinlediğimiz Kürtçe türkülere benzemeyen bir ateş vardı bu türkülerde kanımızı kaynatan,coşturan harekete geçiren.

 

Çünkü o güne kadar dinlediğimiz Kürtçe türkülerde olmayan bir çağrı vardı bu türkülerde dağlarda uçuşan kartalların kanatlarındaki sınırsız özgürlüğü işaret eden.

 

Asimilasyonun ayyuka çıktığı o dönemde kimliksiz bir halka çağrısı vardı Şıvan’ın “Herne peş.Herne peş.”diye. “Welat” sözcüğü o güne kadar bildiğimiz anlamının ötesinde daha büyük bir hedefi işaret ediyordu.

 

”Welat” Patnos’un da,Ağrı’nın da ötesinde daha büyük bir hedefti .Yakılmamış ormanları,bombalanmamış  başı karlı mor dağlarıyla. Bağları bostanları ile daha geniş bir coğrafyaydı.Ülkeydi Şıvan’ın gösterdiği .Ülkeydi o güne kadar hiçbirimizin doğru dürüst telaffuz etmediği.

 

Telaffuz etmediği diyorum çünkü: Evrensel solun içinde eritmiştik kimliğimizi.Kendi gerçeklerimizden habersiz Angola ya da Kamboçya’daki halkların dertlerini dert edinmiştik. Kendi zavallılığımızı bilmeden.

 

Belki o gün uyanmanın ve kendi gerçeğimizle tanışmanın tek vesilesi değildi Şıvan Perwer ama,onunla daha da hızlandırdık kendimizi tanıma sürecini onunla daha ciddi,ciddi sorgular olduk ait olduğumuz yeri.

 

Başbakan yardımcısı Arınç ile Almanya’da görüştüğü için hain ilan edildi.Yazık… Bir kalemde silinip atılması dokunuyor bana, Çünkü ruhunu  Kurdistan’n berrak pınarları kadar temiz dengbéj türküleri ile arındırmış bu insanın. Bu güne kadar söylediği söylemlerden daha farklı bir kişiliğe sahip olacağına ihtimal bile getirmiyorum.

 

Sanırım Devlet Bahçeli’de benimle aynı şeyi düşünüyor olmalı ki: Başbakana cevap verirken “ Varlığını Kürdistan’a  adamış bir insana nasıl övgü ile bahsedersin” diyor

 

Devlet bahçeli haklı.Çünkü şıvan hiç değişmedi.Şıvan, aynı şıvan.Sanırım biz O’nu görmek istediğimiz gibi bakıyoruz ya olaya.Bu yüzden net bir resim çizemiyoruz.

 

Şıvan gibi değerlere haksızlık etmemek lazım.Çünkü böylesi değerler kolay kolay yetişmiyor.

 

Bu gün Şıvan Perwer’e layık gördüğümüz muamele,Ne yazık ki Türklerin Nazım Hikmet’ reva gördüğü “Vatan Hainliği” muamelesiyle paralellik çiziyor.Nazım’da Şıvan’da bu muameleyi hak etmiyor diye düşünüyorum