HAFTANIN MAKALESİ Kürt Olmak

HAFTANIN MAKALESİ Kürt Olmak

İnsan ne olacağına önceden karar verebilir.Ben doktor olacağım der ve bütün enerjisini bu yönde harcar. Sonra olur.Belki zor olur ama, olur..Azmedince insan yapamayacağı bir şey olamaz. Olur.Dersaneler,sabahlara kadar yoğun çalışmalar,uykusuz geceler ve daha neler neler...Çok yıpranır çok yorulur ve sonunda bu eziyetlerin mükafatını alır.


Bu şekilde mühendis te,avukat ta hatta başbakan bile olabilir insan.Ama,çok isteyince Türk,Kürt,Arap,İngiliz ya da Fıransız olunmuyor..Milliyeti ile doğar insan..Tercih yapma şansına sahip değildir zira..


Yaşadığın coğrafya karekterini belirler...Doğa;Yaşadığın coğrafyada ne kadar acımasızsa tavırlarında buna bağlı olarak merhametsizleşir. Sertleşir insan.Doğanın bir parçası olur


Eksi 40 lara ulaşan soğuklarda derisi serleşir insanın.İrade dışı kılları uzar..kemikler daha da dayanıklı olur.Ten esmerleşir.Gözler bir kartalın görme yetilerine sahip olur.Uzakları seçemezse insan hayatı riske girer. Cünkü doğa acımasızdır yaşadığı coğrafyada...Savaşmasını bilmezse yok olur.

İngilizler asil.Araplar tembel... Japonlar akıllı,İspanyollar maceraperestse...Türkler devamlı göç etmişse. Farslar edebiyatta ileri boyutlara ulaşmışsa..Yahudiler ticareti en iyi şekilde yapıyorsa;Yaşadığı şartlara ve mecburiyetlerine bakmamız yeterlidir.Bakmasını bilebiliyorsak tabi.


Eskimolar,ağaç kovuklarını oyup ev yapamadıklarından dolayı suçlanabilir mi? Ya da bir Piğme’nin fok balığından yağ çıkarmasını bilmeyişi....Afganistanda yaşayan Peştuların denizcilikten anlamayışları eksiklik olarak kabul edilebilir mi?  Edilemez. Çünkü milletlerin karakteri,yaşadığı şartlarla yakın alakalıdır.


Gelelim asıl meseleye.Kürtlere..Geçmişi 5000 yıl öncesine dayanan bir milleti tanımak için yaşadığı coğrafyaya dikkatle bakmamız yeterlidir. Doğuda Horasan, güneyde Basra, kuzeyde karadeniz ve Hazar,batıda ise İskenderun körfezine kadar geniş bir alanda devlet kuran Med’lerin çocukları 5000 yıl boyunca bir yere ayrılmadılar.Hep aynı ülkede kaldılar..Daha sonra bir türlü devlet olamadılar.Mirlerin yönettiği.biribirinden bağımsız küçük aşiretlerin devletçiklerinden oluşan bir yaşamı yeğlediler. Ama ne hikmetse ülkelerinin adı hep aynı kaldı.”KÜRDİSTAN”


Medler yıkıldıktan sonra bölgeye Persler, Büyük İskender,Sassaniler,Abbasiler, Bizanslılar daha sonraları Selcuklular ve Osmanlılar egemen oldu..Bu egemenler ya şoven olmadıklarından ya da İnandıkları dinin prensiplerine ters düşmemek için aynı adı kullanmakta bir sakınca görmediler.Rahatlıkla “KÜRDİSTAN” adını kullandılar.Diyarbakır’n adı AMED (A MED) yani Med’inki olarak günümüze kadar ulaşabildi.


Egemenler birlikte yaşadığı coğrafyada, Kürtlerden çok şey öğrendiler.Her şeyden önce misafirliği. Çünkü Kürtler, 5000 yıl içinde topraklarında onlarca kavmi misafir etti..Yeri geldiğinde topraklarını,yeri geldiğinde ise ekmeğini paylaştı..Çünkü o sert coğrafyada yaşamı sürdürmenin temel prensibi paylaşmaya dayanırdı.Zira paylaşmasını bilmeyenin ömrü de uzun olmuyordu. Nitekim Onlarca kavmin tarih sahnesinden silinişinin altında bu temel gerçek yatmaktadır. Kürtler hala yaşıyorsa (Her şeye rağmen) nedeni paylaşmasını çok iyi bilmesinden kaynaklanmaktadır.


 Bu gün dünya,nükleer silahların tehtidi altındaysa tek sebep paylaşmasını bilmemekten kaynaklanıyor. Gelişmiş ülkeler huzur içinde yaşamak istiyorlarsa Kürtlerin karakterini çok iyi tahlil etmesi lazım.Sonuçta huzurlu bir dünyanın gizli şifreleri Kürtlerin karekterinde saklıdır.Irkçı bakmayan her göz,bunu kolaylıkla farkedebilir.


 İnsan,milliyetini tercih etme lüksüne sahip değildir.Böyle bir irade beyan edemez de.Böyle bir coğrafyada doğduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Kolaylıkla “Ne mutlu kürdüm” yerine şunu söyleyebilirim..Elhemdülillah kürdüm.