Kar

Şimdi kar yağıyordur memleketime. Tezek dumanı ile ısıtan sobaların bacalardan yükselen beyazımsı dumanı kaplamıştır Patnos Ovası’nı. Şehrin merkezindeki köprüden dört yola uzanan yokuş buz tutmuş olmalı. Belediye, o yokuşu tuzlamış mı, değil mi? Bilemiyorum ama; Kahvehanelerin kocaman sobalarında biriken kömür küllerinin o yokuşa arabalar, insanlar kaymasın diye serpildiğini garanti edebilirim.
Şimdi kar yağıyor olmalı memleketime. Kalın parkaların kirli yakalarını kulağına kadar çekmiş hayvan sahipleri, dirgenlerinin* ucuna taktıkları kocaman ot yığınlarını lodlardan*, drungeye* taşıyor olmalılar. Uzun boynuzlu beş* keçi, afırlara* konulmuş sarı samana diğerlerini yaklaştırmamak için durmadan boynuzunu sallıyordur etrafındaki boynuzsuz koyunlara.
Şimdi kar yağıyor olmalı memleketime. Çatılardan kocaman buzlar sarkıyordur.ve saçakların altından geçmemeleri için sürekli uyarılar alıyordur insanlar dükkanlarının yarı açık kapılarından seslenen esnaflardan. Belediye yasakladı mı bilmiyorum ama Lazların Fırını’nın önünde minik bir hayvan pazarı kurulmuş olmalı. Ayakları bağlanmış kazlar,ördekler,renkli horozlar; Çay, şeker, ya da ekmeğe dönüşmek için müşteri bekliyordur.Belki de Şeytan Pazarına dönmekte olan birinin kayıp düşmesine yine birileri gülüyor olmalı şimdi.
Şimdi kar yağıyor olmalı memleketime. Büyükler, Antalya’da denize giren turistleri hayretle izliyorlardır televizyon “acans”larından. Bir yandan tabakasındaki Muş tütününden kalınca bir sigara sararken, diğer yandan soba daha da gürlesin diye gelinine sesleniyordur Hacı Süleyman.”Qizé were pesariya bavéje sobé.” Diye
Şimdi kar yağıyor olmalı memleketime. Fenerbahçe Pasajı’ndaki kahvelerde yine maç tartışılıyordur onca işsizliğe rağmen. Öğrenciler,sabah okula gitmeden televizyon ya da Patnos FM’den soğuk tatili haberlerini bekliyordur. Marangoz Nuri iki saattir kesilen elektiriğin ne zaman geleceğini öğrenmek üzere TEDAŞ’ı  aramakta ve her zaman olduğu gibi yine meşgul sesiyle muhatap olmaktadır. Kendine bir türlü bakmayı öğrenemeyen kadınlarımız yine Doğum Uzmanı İsmail Keskin’in muayenehanesi önünde birikmektedir. İsmail Keskin de, “Soğuktandır geçer.”den dolayı hastalığını geciktirmiş kadınlara neden geç kalındığının uyarısını biraz sertçe yapıyordur.
Şimdi kar yağıyor olmalı memleketime. Köy konaklarındaki kulav*ların üzerine serilmiş döşeklerde koyu bir sohbete girmiş insanlar, yeni gelmiş ve kapının hemen dibinde diz çömüşlere rahat oturmaları için Seyda’nın izin vermesini talep etmekte.Baş köşede oturan Seyda bir zamanlar Mem u Zin, Siyabend u Xecé ve Rostemé Zal hikayelerinin anlatıldığı bu mekanda Musa’nın Tur Dağı seyahatlerini kırkıncı kez anlatmakta ve insanlar sanki bu hikayeyi ilk kez duymuşçasına heyecanla bu işin hikmetini sormaktadırlar.Kapının öbür tarafında biriken kadınlar ise üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarına muskayı bir an önce yapsın diye Seyda’yı beklemekte ve Musa’nın ne yaptığını doğrusu umursamamaktadır.
Simdi kar yağıyor olmalı memleketime……..
                                                                            Seyfettin ESİN