Sensizlik

 

Sensizlik üşümektir biraz.Ayazda kalmışçasına titremektir .Bir yerlerinden kopan,ama hangisi olduğunu bilmediğin bir uzvunu gece yarılarında aramaktır sensizlik. Kaderin çatı katında eskimiş eşyaların arasına unutturduğu seni yine çatı katında bu kez örümcek ağlarının arasında aramaktır da diyebilirsin yokluğuna. Zor oldu çatıya saklanmış heyecanın tozlarını silkelemek...Çünkü orada bulamayabilmek vardı seni.Silkelerken tozları yanlışlıkla seni düşürebilmek tehlikesi her an bir olasılıktı. Sensizlik ölümün diğer adıydı.Ama sen bunu hiç bilmedin.

  Beni bırakıp gittiğinde sana kullandığım hiç bir kelimeye ihanet etmedim. Çünkü onlar sana aitti.Onları bir daha birbaşkasına kullanmamak için dondurdum adını bilmediğim dondurucularda  Zira “Seni seviyorum.” Sözcüğü,senden başkasına pek yakışmıyor.

Kırık bir aynanın parçalarından  bakıyorumda yaşama şimdi.Hangi parçanın geçeğe daha  yakın olduğunu pek kestiremiyorum.Her şey karma karışık. Ayna kırıklarının çizdiği derin sınırlar,bir biri içine geçmiş onlarca beni bir biri ile kavgaya hazır düşman benler gibi gösteriyor. Yalan da değil.Hep kavgalıydım kendimle zaten.Hep başkaldırandım.Ama kime ve niçin baş kaldırdığımı bilmeden geldi geçti yaşamım.

Yaşamıma girip çıkan hiçbir şey, senin bıralktığın izler kadar kalıcı olmadı.Annemden emdiğim ve asla vazgeçmem sandığım sütü unuttuğm gibi unuttum her şeyi.Sağcılığım,solculuğum,daha demokrat olmama sebep olan o unutulmaz sandığım olaylar sisilesi,Cezaevine kaptığım bronşiti bile unuttum.İlk aşkım Cahide’yi bile unutturan bir şey vardı sende hala anlamadığım.Sen ,sol omuzumdan sırtıma inen derin ve kabuk tutmuş bir yara gibisin.Kabuk tuttuğuna bakma.her dokunuşta yeniden kanıyor;ve ben kanadığını kimseye gösteremiyorum.

Sensizlik ölümün diğer adıdır.Baksana her şeyim var şimdi ama yaşadığımın farkında bile değilim.


                                                                                     Seyfettin Esin