Meçhul Sevgiliye 6. Mektup
Merhaba.
Garip sesler duyuyorum son zamanlarda. Derin bir kuyunun dibinden geliyormuşçasına zayıf,karşı tepelere çarpıp yankılanıyormuşçasına ekolu. Ama şiir gibi,şarkı gibi bir şey,bu sesler. Çok uzaklardan çalınan ve sesini ancak duyabildiğim bir kemanın nağmeleri gibi. Net anlaşılmıyorsa bile yabancı değil bu sesler bana. Kulaklarımın,aşina olduğu ve daha önce de duyduğu bu sesleri yorumlamaya çalışıyorum şimdi. Ama bu ses o kadar derinden geliyor ki.
Daha önce de duydum bu sesleri. Hem de çok kez. Hani yarı düşler var ya,terleyerek uyandığımız. Hani düş olduğuna inanmadığımız. Ya da inanmak istemediğimiz Hani başımızı tekrar yastığa dayayıp büyük bir arzuyla aynı şeyleri tekrar görmek üzere gözlerimizi kapattığımız düşler. İşte öyle bir şey bu son zamanlarda duyduğum sesler. Ama o kadar derinden geliyor ki. Net olarak anlamam imkansız.
Kafamı karıştıran bu seslere ne anlam vereceğimi şaşırmış durumdayım. Bazen,peronda bekleyenlerin duyduğu,çok uzaklardan beklenen ve hasretleri bitirecek trenin düdüğünü çağrıştırıyor; Bazen de hasretleri başlatacak olan,giden bir trenin. Bazen,renklerin dans müziği. Mor yeşille,sarı turuncuyla dans ederken eşlik ediyor gibi. Yaprağa yeşilin,denize mavinin,buluta beyazın geri dönüş sesi bu uzaklardan yankılanarak gelen ses. Daha çok ilkbaharın sesi bu. Derin bir kışa kapılarını kapatan ruhumun kapalı kapılarına dokunan ve bir daha açılmamak üzere örtülen perdeleri kımıldatan rüzgarın sesi bu. Aşkın sesi bu. Belleğimde unutmaya yüz tutmuş ve kulağımın hayretler içinde dinlediği. Aşkın sesi bu. Ama,o kadar derinden geliyor ki....
..............................
Bana yazar mısın bilmem ama,ben sana yazmaya devam edeceğim.
17.02.2005
SÖKE